Madencilik sektörü zor koşulları ve yıpratıcı çalışma şartları ile kendisine özgü yatırım gerektiren bir alan olarak dikkat çekiyor. Coğrafi koşulların çalışılacak maden sahasının bulunduğu bölgeye değişkenlik gösterme hali ise madencilik teknolojilerine duyulan ihtiyacı artırıyor.
Farklı bir ifadeyle verimli ve karlı bir maden ocağına sahip olmak demek, maden teknolojilerini de tesislere entegre etmekten geçiyor. Türkiye İş Makinaları Distribütörleri ve İmalatçıları Birliği’nin (İMDER) 2021 yılında hazırladığı ‘İnşaat, Madencilik ve Makine Sektörleri Etkileşimi Raporu’ sektör hakkında yaklaşık veriler oluşturulmasını sağlıyor.
Kamu strateji planlarında yer almak büyümeyi tetikliyor
2019 verileriyle, inşaat ve madencilik sektörlerinin dünya gelirinden aldığı paylar sırasıyla yüzde 3,5 ve yüzde 1,5. Türkiye’de ise bu sektörlerin milli gelirden aldıkları paylar sırasıyla yüzde 5,4 ve yüzde 1,1 seviyesinde. Toplam 2,5 trilyon dolarlık küresel makine ihracatının 133 milyar doları iş ve madencilik makinelerinden geliyor, bu alanda Türkiye’nin payı ise yüzde 1,1 civarında.
Güçlü ve rekabetçi olunan ve dış ticaret fazlasının hızla artacağı düşünülen bu alanda resmi olmayan rakamlara göre her yıl 1,5-2 milyar dolar bandında ihracat yapılıyor. Türkiye’nin ihracatından maden teknolojileri dahil maden makineleri grubu ise talebe göre yüzde 6 ila 10 aralığında pay alıyor. Yüksek teknolojili bu alandaki güç ve yetkinlik, Türkiye’nin mühendislik kabiliyetinin geldiği yeri göstermesi bakımından da farklı bir önem içeriyor. Bu makinelerin ya da tesislerin hemen tamamı sistemler bütünü olma özelliğine sahip.
Mekanik, elektronik, hidrolik, pnömatik, yazılım gibi hemen bütün bileşenlerin en gelişmişlerinden meydana geliyorlar. Hemen her yıl, bir uluslararası yarışmada tasarım ödülü alan sektörün teknoloji gündeminde ise radyo frekansları ile gerçek zaman ölçme, otonom araçlarla performans ve iş/ çevre güvenliğini artırma, hibrit araçları yeni pil teknolojileri ile güçlendirme ve 5G’deki ilerlemeye uygun hızda akıllı teknolojilere adaptasyon gibi ileri teknikler var.
Öte yandan, inşaat ve madencilik makineleri sektörünün manzarasının makine imalat sektörümüzün genelinden çok da farklı olmadığı bir gerçek. İçeride ve dışarıda karşılaştığı sorunlar ya da talep ettiği destekler hemen bütün STK’ların dile getirdiğiyle aynı. Ancak sektörün kamu strateji planlarında hedef veya odak olduktan sonra diğer makine dallarından daha hızlı güçlenen bir konumu var.
“Türkiye’de madencilik potansiyelin çok altında”
İstanbul Maden İhracatçıları Birliği (İMİB) Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Eyüp Batal, Türkiye’de madencilik sektörünün potansiyelinin çok altında kaldığını belirterek, “Gerek işletme tarafında gerekse de teknoloji daha alınacak çok fazla yolumuz var” Verilecek destekler ve atılacak adımlarla madencilik sektörünün, ihracatta lider olan diğer sektörleri rahatlıkla geçeceğini bildiklerine işaret eden Batal, “Madenciliğin gelişimi sayesinde ülkemiz çağ atlayabilir. Sektörün potansiyeli çok yüksek. Bu kadar çok net döviz girdisi ihtiyacı varken, madencilik gibi bir sektörün göz ardı edilmemesi gerekiyor” değerlendirmesini yaptı.